Yıllar Sonra (Bölüm 5)

Sabah başka bir yerde ve başka bir yataktayım, uyandığımda önce ben neredeyim sorusunu sordum kendime. Evet ben yine sabahlamış, aradaki kayıp yıllarımızı paylaşmıştık arkadaşımla. O da bende farklı kentlerde farklı şeyler yaşamıştık, roman olacak kadar ama şimdi bir geceye sığdırmıştık yılları. Gerindim hafifçe tebessüm ettim, hey yıllar, nasılda geri dönüş zaman makinası ile hızla geri geldiniz, mutluydum, birbirimize dünyadan yok olmadan kavuştuğumuz için. Ne yaşamış olursak olalım işte hepsini anı olarak paylaşıyorduk sadece, hepsi geride kalmıştı, önemli olan bundan sonraki yaşamımızda birbirimize daha yakın olabilmekti. Ömür çok kısa değerini bilmeliyiz diye düşündüm bir an. Arkadaşım odama geldi, günaydın hemen kahvaltılarımızı yapalım, ben, Sami kahvaltıyı birlikte hazırladık. Ne güzeldi, birlikte hazırlıyorlardı hayat müşterek sözünü uygulamaları hoşuma gitti. Kahvaltıya oturduk, öyle güzel şeyler hazırlamışlardı ki, şundan al, bundan al sözleri arasında birden arkadaşım telefonun sesi ile telefonunu eline aldı birisi ile konuştu. Döndü hadi çabuk olalım, saat tam bir buçukta gideceğimiz yerde olmamız gerekiyor dedi. Nereye gidiyoruz diye sordum. Sami bizi yemeğe götürecekti, sana söylemeye unuttum, hemen hazırlanalım dedi. Canım henüz kahvaltıdan yeni kalkacağız, bu yemek işide ne oluyor, söyleseydin bu kadar yemezdim dedim. Olsun oraya gidinceye kadar acıkırız deyip geçiştirdi. Gözü arada saatine gidiyor, bu arada da hadi çabuk olalım diyordu. Ev sahibi ne diyorsa doğrudur, ona uymam gerek deyip hazırlandım. Hızla evi terk ettik, arabaya binip yola çıktık. Yol boyunca gittiğimiz yerlerin neresi olduğunu bilmeden etrafı seyrettim, arada yıllar olduğu bu şehri gezip görmeyeli, ne kadar değişmiş diyorum, geçmişte gezip gördüğüm yerlerden sadece birkaç benzerlik görmüştüm, çoğu bana yabancıydı. Büyük bir tesise araba ile girdik. Sami arabayı uygun bir yere park etti, geldik dediler ikisi birden. Onlar önde ben biraz arkada kalmaya dikkat ederek yürümeye başladık, basamakları çıktık, geniş bir yere girdik. Karşı sağ tarafta bir piyanist piyanonun başında hafif hafif tuşlara basarak tatlı bir müzik çalıyor, hoş bir yer dedim içimden. Masalar düzgün sıralar halinde cam kenarlarına sıralanmışlar, bazıları da salonun ortasına serpiştirimişler. Masalarda kadınlı erkekli farklı gruplar oturmuş, kimileri yemek yiyor, kimileri kağıt, tavla oynuyorlardı. Genelde orta yaşlı insanların mekanı dedim içimden. Çoğu kültürlü olduğunu oturuşları, konuşmaları ile gösteriyordu. Bizim ne işimiz var burada şimdi dedim içimden, böyle zaman geçirmek için gelmiş insanların arasında, benim öyle zamanımı geçirmek için böyle bir yerde saatlerce oturma düşüncem yok. Ben az zamanda çok işler başarmayı seviyorum, yaşamımızın çok kısa olduğunu ve bir günümün diğer güne eş geçmesine hiç tahammülüm yok. Sessizleştim, peşlerinden yürüyorum, onlar önde ben arkalarında, cam kenarında kalabalık bir grubun oturduğu masaya doğru yürüyorlar, masanın önünde ikiside durdular, gözlerim arkadaşımda ve eşinde, tanıdık birilerini gördüler herhalde onlara selam verecekler dedim içimden, bende arkalarında durdum. Masadaki bütün kalabalık aynı anda ayağa kalktılar. Hepsinin gözleri üzerimde bana bakıyorlar, bir taraftan da kulaklarımda uğultu halinde hepsi ayrı ayrı beni tanıdın mı sorusunu soruyor, silkelendim, ne oluyordu? Kendimi toparlamam lazım, bu kalabalık kimdi? Dışbükey, iç bükey aynaların karşısında durmuş insanlar vardı karşımda. Onlarda benim için aynı düşünceyi geçirmiş midir acaba 🙂 söz bir daha karşılaştığımda kesinlikle onlarda ne düşünmüşlerdir soracağım. Onlarında ilk karşılaşmalarımızda akıllarından kimbilir nelere geçmiştir. Hepsini çok seviyorum. Dış bükey, iç bükey aynalar bana cevabımı vermiyorlardı, bana en güzel cevabı gözleri verecekti. Onlar beni tanıyorlarsa benimde onları tanımamam imkansızdı. Tek tek sırayla tokalaşıyorum, önce gözlerine, elmacık kemiklerine, burun yapılarına bakıyorum, bir yerinden geçmişte hafızamdaki kayıt bölümümden bir şey isimlerini söylüyor. Bunlar benim yıllardır görmediğim okul arkadaşlarımdı. Hepsi benden gizli görüşmelerini yapmışlar, birlikte buluşma günlerini beklemeden acil bir buluşma ayarlamışlardı ve bana Melahat sürpriz hazırlamıştı. Şoktaydım, o an anlatılamaz sadece yaşanır. Mutluluktan kanatlanmış uçuyordum sanki. Hepimiz  cıvıl cıvıl okul bitimi gençler olarak ayrılmıştık yıllar sonra işte yine bir aradaydık. Ne güzel bir mutluluk, gençliğimizde bunu söylemişlerse, duyduysak bile anlamamıştık, işte şimdi bunu çok iyi anlıyorum. Kucaklaşmalar öyle hızlı oluyordu ki sıradaki beni tanıdın mı sorusunu soruyor bazısına evet deyip ismiyle cevap veriyordum, bazısına imdat istercesine bakıyordum. Güzel bir hediyeydi bu benim için. Toplu oturmak için genişçe bir masaya geçiş yaptık, sorulacak öyle çok sorumuz var ki birbirimize. Nerede yaşadığımız evli olup olmadığımızı kaç çocuğumuzun olduğunu, şimdi ne yaptığımızı… Sorular masanın üzerinde uçuşuyorlar. İşte bu anı kesin karelememiz gerek. Herkes birbirine hadi birlikte resim çekilelim demeye başladı. Garson sadece yemek servisi yapmaz değilmi 🙂 Masamıza bakan garsonumuzdan rica ettik bizi toplu olarak resimlemeliydi. Resimde hiçbirimiz eksik olmamalıydı, öyle de oldu. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Dönme vaktimiz gelmişti, tekrar buluşacaktık, umudumuz vardı, herkes birbirinin telefon numarasını aldı. Yaşam bizim için işte şimdi başlıyordu. Şimdi içim acıdı. Arkadaşlarımızdan bir tanesini ancak üç kez görebildim. Aralarına katıldığım sırada Gülsüm arkadaşımız son kemoterapi seanslarını yaptırıyormuş, buluştuğumda öğrendim, epey zamandır aylık toplanma günlerine gelemiyormuş. Seni söylediğimizde sevindi, ısrarlarımızla aramıza katıldı, yoksa gelemiyordu dedi arkadaşlarım. Geç kalmıştım oysa son bir buçuk yıldır arkadaşlarımın arkadaşımız Gülsüm için üzüntülerinden habersiz yaşamıştım. Son görüşmemizde seni ve kızını birlikte resimlemek istiyorum deyip resimlerini çekmiştim.Şu an ondan, kızı ile birlikte tek bir hatırası kaldı. Aramızdan birisi olarak  ilk o gerçek dünyasına gitti, bize güzel kızını hatıra bıraktı. Rahmetle anılıyor olmak işte böyle birşey. Hiçbir şey yaşanmamış gibi. Şimdi hala arkadaşlarımızla fırsat buldukça görüşüyoruz. Biliyoruz ki zaman bizim için değerli, onun hakkını vermeliyiz.

Paylaşmak güzeldir

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Süre doldu. Lütfen kodu yenileyerek tekrar yazınız.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.