Gökyüzüne yakın, bulutlarla üstü örtülü, yerden epey yüksekte iki oda bir mutfak bir meydan ve inanmıyacaksınız ama elektrikli şohbeni kocaman küveti, duvarları tavana kadar fayans kaplı bir banyomuz var. Bunu böyle açıklamaya ne gerek var diyenlerimiz olacak biliyorum, çünkü o tarihte ülkemizde büyük şehirlerimizde ancak bazı evlerde olabilen bir lükstü. Oysa burası dağın tepesinde küçük bir köydü işte aradaki farkı görmüştüm.Ülkemde lüks sayılan bir şey o zaman başka bir ülkede sıradan bir köyde kullanılıyordu. O zaman ülkem insanları adına üzülmüştüm, bunun gibi aradaki gelişmişlikle ilgili bir çok şeyin farklı olduğunu görüyordum,içim acıyordu. Okumaya devam et “Savaş (Bölüm 5)”
Savaş (Bölüm 4)
Konvoyumuz taşlı, topraklı köy yollarından geçerek, gökyüzüne dokunacakmışık kadar gökyüzene yakın bir tepede durdu. Sağ taraf uçurum ve uçurumun uçlarında sıralanmış çalı, çırpılar dizisi, sol tarafta kalacağımız ev. Geldik dediler, arabalarımız arka arkaya sıralandı ve durdu. Merkez ne kadar sıcaksa burasıda o kadar sisli bir gökyüzünün altında serin bir yer. Herkes tek tek oflamalarla, tıslamalarla arabalardan inmeye başladı. Yol yorgunluğu, gerginlik, heyecan, merak iç içe karışmış ruh hallerimizle biz nereye geldik böyle sorgulamaları başladı. Geldiğimiz ev sahipleri üst katta kalacaklarmış, bizlerde alt katta kalacağız. Okumaya devam et “Savaş (Bölüm 4)”