Çok değil bir ay, yirmi gün önce iki bin on bir yılına girerken havai fişekler patlatıldı, ağaçlar süslendi, hediyeler alındı, eğlenceler düzenlendi, dilekler dilendi. Çok mu gürültü yapmıştı insanlar birden bire ülkeler , üzerindeki insanlar, sesler sanki büyük bir yağmur yağarda sel olur, o selle herşey birden bire bir yerlere sürüklenir, işte öyle sellerin içinde insanlar bir yerlere nasılda sürükleniyorlar. Yine insanlar yanlış duamı yapmıştı demeden edemedim. Son günlerde neler oluyor demeden edemedim. Kim haklı, kim haksız onu yaradandan başkası bilmiyor, bildiğim, gördüğüm, herşey zincirleme birbirini etkiliyen bir yaşamın olduğudur. Ülkelerde olan olaylardan dünyanın her yerinde yaşayan insanlar o veya bu şekilde nasibini alıyor. Korku, telaş, merak, üzüntü, dalga dalga tüm dünyaya yayılıyor. Hani gök yüzü önce kara bulutlarla dolar,korkunç gök gürültüleri kulaklarımızı sağır eder,çakan şimşekler gözlerimizde korku ışıkları ile içimizi ürpertir, arkadan tek tek damlalar düşer, birden bire sağanak başlar, herkes kendini korumak için sığınacak bir yer bulma ile bir yerlere koşar, bazıları yağan yağmurun sel suları ile bir yerlere sürüklenir, yağmur diner, sular çekilir, yollar, evler, selin geride bıraktığı çamur ve artıklarla tanınmayacak halde karşımızda dururlar. Sağ kalanlar şaşkın, suskun, yeni düzen kurma telaşına düşerler, geri kalan yıkıntıları temizlemek, yeni düzen kurma telaşına düşerler. Kaybettiklerini, kazandıklarını düşünmek istemezler. Hayatta kaldıklarına şükrederler sadece. Söz derler, bundan sonra öyle herşeye çok bağlanmayacağız, işte bir anda nasılda her şey yok olabiliyor.Dünyamızda ülkelerde, insanlarda şiddetli yağmurun ilk belirtileri, ve sonrasını görüyorum ne kadar çok birbirine benzerlikler gösteriyor evrendeki tüm olaylar. Yinede Rabbim biz kullarını affet bizleri birbirimizle deneme, gücümüzün üstünde yük yükleme ya rabbi diyorum.