Yaradandan dolayı yaradılmışları sevmek ve onları oldukları gibi kabul etmek nasıl bir şeydir diye sordum kendime. Herşeyin sahibi aşkım dediğim rabbimin yarattıklarına izin verdiği sürece bakıp gördüklerimde onun gücünü,yüceliğini,erişilmezliğini gördüm hep. Sanatlarına akıl sır ermiyor,eremiyor. Tam anladığımı sanırken yeni sorular beynimde uçuşuyor, bazılarına anında cevap bulabiliyorum bazılarında bulamıyorum. Herşeyin yaradanı aşkım sen herşeyi biliyorsun deyip bırakıyorum. Çünki yaradan yarattığını bilmez mi?İşte şimdi benim bu yazmak istediklerimide biliyorsun ve senin izin verdiğin kadarı ile anlayabileceğim,yazacağım.
Biz insanlara gönderdiğin kitabını birde kainatta yarattıklarını yanyana getirmeye çalışıyorum. Kitap altı bin altıyüz altmışaltı(6666) ayet olarak tarafından indirilmiş ne bir eksik ne bir fazla. Lisani Arabbiyen dediğin senin Lahfu Mahfuzda yazılı olan lisanınla indirdiğin ,kolayınıza geleni okuyun,yol gösterici ve rahmet olduğunu bildirdiğin biz aciz insanlara ışık,nur olarak gönderdiğin kitabını okumayı,anlamayı nasip ettiğin için öncelikle şükrediyorum. Eğer sen benim gibi aciz insan olarak yarattığın kuluna lütfetmemiş olsaydın hiç okuyamadan,okuyupta anlamadanda beni alabilirdin .İşte bunun için aşkım diyorum zati alâna sen beni sevmemiş olsaydın, bu güzel kitabını benim gibi bilmez,aciz kuluna lütfetmezdin.Kullarını sevdiğini düşünürüm hep, karşılıksız seversin kullarını esasında. Sevmediğin sadece nankör kulların. Kullarına herşeyi sonsuz sofranda sunuyorsun,gezin,dolaşın,sizlere neler yarattım gidin,görün, sadece nankörlük etmeyin, aşırılığa gitmeyin, kendi ellerinizle kendinize zarar vermeyin diyorsun.
Bana kulluk edin derken esasında yine biz aciz kullarına merhametinden rabbim. Yoksa senin gibi yüce, herşeyi yoktan var eden, bir su damlasından neleri yaratan, dünyayı,güneşi,ayı döndüren,yıldızları ve nicelerini gökyüzünde tutan ,nehirleri akıtan,gölleri denizleri okyanusları tutan her mevsim hiç değişmeden her canlıyı yok ettiğin gibi tekrar dirilten rabbim kullarının ibadetinede,şükrünede, ihtiyacı olmayan rabbim,sadece biz aciz kullarına merhametinden ,yolumuzu bulmamız için söylüyorsun.
İnsanları,bitkileri,hayvanları ve nicelerini renk renk, şekil şekil,boy boy yaratmışsın. Dünyanın üstünde ve altında yarattıklarını sen biliyorsun,gökyüzünde yarattıklarını sen biliyorsun. Bizler sadece hayranlıkla seyreden,yüceliğini anlamakta zorlanan aciz kulların dünya üzerindeki yaşamlarımızda bazan arsızlaşıyoruz,aç gözlülüğümüzle aşırı gidiyoruz, işte o zaman hişt! kulum kendine gel diyorsun. Biz aciz kullar ,zati alanın bizi sevmediğini sanıyoruz . Oysa öyle çok seviyorsun,merhamet ediyorsun ki, uyardığında tövbe edip yanlışım ne deyip kendimize dönmesini bilemiyoruz. Oysa dünya,güneş,ay,ve niceleri dönmesini biliyorlar.
Sen kullarını renklerine, ırklarına,cinslerine göre değil,senin razı olduğun ameller yaptıkları için seversin. Eşi benzeri asla olmayan kitabında biz insanlara kainattaki düzeninle ilgili ne çok bilgiler veriyorsun. İşte onda bildirdiklerini tek tek düşünüyorum. Düşünmeme izin verdiğin için şükrediyorum.
Ademel a.s. eşyaların adlarını öğreten, meleketü kullarınada Ademe secde edin sözünle başlayan bir süreç. Meleketünün topraktan yarattığın kula secde etmem sözü ile Zati alânın ilk öfkesi . İkinizide ben yarattım demesi . Herşeyin tek yaratıcısı olan allahım bana kulluk edin diyerek biz yaradılmışlara bildirmen. Resuller, nebiler, veli kulların ve zati alâna hizmet eden ıbadallahsalihiyne kullar. Hepsi hak ve gerçek. Her gönderdiğin emirlerle kullarının esasında içlerindeki niyetlerini,amellerini bildiğin halde yinede merhametinden gönderdiklerine isyan edenler azabına, kabul edenler rahmetine alınmış,alınıyor,alınacak. Zaman değişsede sen hep varsın ve hep varlığına inananlara yolunu göstereceksin.
Size şah damarınızdan yakınım, gizlinizin gizlisini bilirim derken nasılda gerçeği söylüyorsun rabbim. Yarattığını ,yaratan bilmez mi hiç. Ben heryerdeyim derkende nasıl gözlerimizin önüne sermişsin . Sadece gözlerimizin ve kalplerimizin perdesini kaldırdığın zaman görebiliyoruz. İşte bunda bile zati alânın rahmetine yol göstemene nasılda muhtaç olduğumuzu anlıyorum.