Bazıları bir şey okurken hafif bir müzik olsun isterler (öğrencilerin çoğunda). Büyükler ise şunu kapat kendini okumaya odakla, dersini anlamayacaksın diye ihtarlarda bulunurlar. Bir an düşündüm biz büyükler ne yapıyoruz diye kendime sordum. Evet bir şey okurken hafif müzik iyi gidiyor. Fakat yazma anımda sessizlik istediğimi fark ettim. Dıştan içe aktarımlarda müzik iyi oluyor ama yazmalarda müzik (sözlü) konsantrasyonumu bozduğunu fark ettim. Yazmak istediğimde dinlediğim sözler yazmak istediklerimi engelliyordu. Beyin frekanslarım şu konuşanı sustur, ne yazmak istediğini anlamıyorum ellerinle irtibata geçemiyorum diyordu. Müziği kapattım, odada sessizlik oluştu, beynimle ellerim birlikte düşünme ve aktarmayı kısa sürede başardılar, zaman kaybım olmadı. Şairler yazma işini nasıl hangi şartlarda yapıyorlar bilmiyorum, öğrenmek isterim. Yazarlar genelde sessizlik olan ortamlarda yazıyorlar sanıyorum, konuları beyinlerinde sıraya koymaları ve ondan sonra yazmaları gerekir diye düşünüyorum. Sessizliğin ruha ve beyin loplarına son derece faydalı olduğunu fark ettim. Öğretmenleri düşündüm bir an, günde kaç defa susun çocuklar, sessiz olun sözlerini tekrarlıyorlardır. Emekli oluncaya kadar acaba kaç defa sessizlik olsun kelimelerini kullanıyorlardır 🙂 Beyin loplarının kayıt bölümünde en çok bu kelimeler vardır diye düşünüyorum.