Savaş (Bölüm 5)

Gökyüzüne yakın, bulutlarla üstü örtülü, yerden epey yüksekte iki oda bir mutfak bir meydan ve inanmıyacaksınız ama elektrikli şohbeni kocaman küveti, duvarları tavana kadar fayans kaplı bir banyomuz var. Bunu böyle açıklamaya ne gerek var diyenlerimiz olacak biliyorum, çünkü  o tarihte ülkemizde büyük şehirlerimizde ancak bazı evlerde olabilen bir lükstü. Oysa burası dağın tepesinde küçük bir köydü işte aradaki farkı görmüştüm.Ülkemde lüks sayılan bir şey o zaman başka bir ülkede sıradan bir köyde kullanılıyordu. O zaman ülkem insanları adına üzülmüştüm, bunun gibi aradaki gelişmişlikle ilgili bir çok şeyin farklı olduğunu görüyordum,içim acıyordu. Ülkemde hastanelerdeki kullanılan malzemelerdeki farkı, insanlara ve çalışanlara verilen değeri görmüştüm. Ülkemde özel kliniklerde dahi bulunmayan ultrason cihazını orada tanımıştım, devlet eczanelerinde çok düşük ücretle halkının, kadınlarının rahatını düşünerek çocuk bezleri, her türlü hazır mamalar, şeker hastası (diabetli) insanları için diyet bisküvi, reçel, makarna vs. yiyecekleri çok düşük ücretle sunuluyordu. Sokak aralarında kutu süt donduruculu kamyonlarla belirli saatlerde gelir çok düşük ücretle yaşlısına gencine süt  içme imkanı sağlardı. Yaşlı insanların nasıl kuyruğa girip sütlerini aldıklarını ve orada ağızlarına kutu ile dikip içtiklerini gözlerimle gördüm. Oysa bizim ülkemizde kutu süt yoktu o zaman, şişe sütlerimiz büyük şehirlerde yeni yeni satılıyordu. Bizim ancak bebeklere bir süre içirilen sütleri onlar yaşlı insanlarına da sunuyordu. İşi bizden çok önce kavramışlardı, belli bir yaştan sonra insan vücudunu beslenmenin bebekler gibi beslenmesinin faydasını. Süt direk damara kemiklere ulaşacaktı. Midesini, bağırsağını yormayacaktı yaşlı insanlar. Sağlıklı yaşamak için en çok beğendiğim düşüncelerini sevdim ben. Halkımın önce dişleri sağlam olsun ki çiğnediklerini midesi sindirsin başka hastalıklara engel olalım. İşte bunun için de halkına ücretsiz diş kliniği sunulmuştu. Her insan ücretsiz muayenesini, ameliyatını, protezini, dolgusunu yaptırtabiliyordu. Yabancı ülke insanlarına ücret karşılığı yapılıyordu. Çalışanlara, hastaya saygıyı orada öğrendim ben. Her doktor günlük onbeş hasta bakıyor eğer ameliyat yapacaksa o gün normal hasta verilmiyor. Doktorun konsantrasyonu bozulmaması için, aynı katta protez laboratuarı anında çalışma programı ile hazır durumda bekliyor, bu gün git yarın gellerle ne hasta ne de doktor meşgul edilmiyor. Bunları gördüğüm zaman çok üzüldüm ülkem adına. Keşkelerimiz olmasa, keşkelerimiz güzelliklere dönse dedim hep. Nerelere gelmişim 🙂 Banyodaydım oysa en son. Neyse yine banyoda kalalım bu günlük.

Paylaşmak güzeldir

“Savaş (Bölüm 5)” için 2 cevap

  1. Yaaa ama çabuk yaz sonraki bölümleriii…Sanki bu savaşı biz yaşamamışız film anlatıyosun gibi geliyo…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Süre doldu. Lütfen kodu yenileyerek tekrar yazınız.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.