Dört gün önce heyacanla uyandığım güzel bir rüyamı bana gösteren Rabbime önce teşekkür ediyorum. Rüyalar nasıldır, niçindir diye insanoğlunun hep araştırdığı, anlamaya çalıştığı herkese göre farklı yorumlarla dile getirdiği bilinmeyenlerle bilinenler arasında gel gitleri ile hayatlarımızda hep vardır. İşte böyle rüyaları bazılarımız net hatırlarız, bazılarımız bir kısmını hatırlarız, bazılarımızda uyandığımızda hiç birini hatırlayamayız diye söyler dururuz hep. Ben çok sık rüya görmeyen ama gördüğünde muhakkak bir anlamı olduğunu düşündüğüm rüyalarımdan birini net hatırlamış, kendimce yorumlamıştım. Hani bazı rüyalar hemen, bazıları belli bir süre sonra çıkar derler ya, benim rüyamın hemen çıkmasını ve rüyamda gördüğüm kişi tarafından bilmeden açıklamasını gördüğümde bir kere daha ona şükrettim. Nerede olursak olalım, kiminle olursak olalım, o hep bizimle olan Rabbimizin bir lütfu diyorum. Hiç düşünmediğimiz ama gördüğümüz rüyalar bazan yol gösterici, bazen uyarıcı olabiliyor. Rüya deyip geçtiğimiz rüyalarımızı anlamak diyorum ben buna. Farklı lisanlarda, farklı insanlar, farklı yerlerde hep rüyalar görürler, hatta anne karnında bebekler rüya görürler. Hayvanlarda rüya görüyorlar. Okumaya devam et “Düş”
Koltuklar
Kırmızı koltukta oturan yakışıklı adama soruyor genç kız ,siz bestelerinizi yaparken her defasında aşık olur musunuz, ben aşık olduğumda şiir yazıyorum, siz nasıl sözlerini yazıyorsunuz bestelerinizin, şarkılarınızın merak ediyorum.Kırmızı koltukta oturan yakışıklı her zamanki o hafif tebessümü ile gülümseyerek, aşık olunca sözler daha kolay yazılıyor ama her şarkı yapımımda aşık olmuyorum:) Onları dinleyen bir ses söze karışıyor, aşık olmadan yapılan bu işe meslek deniyor:) Meslek olarak seçilmişse ilham gelmesi gerekiyormuş, nerede ,ne zaman, nasıl geleceği hiç belli olmazmış, geldiği an hemen işe koyulmak gerekiyormuş, yoksa ilham çok nazlıymış hemen kaçar gidermiş. Bilirim dedim, ilham geldimi hemen onu en iyi yere oturtmalıyız, yoksa hemen nazlanır kaçar gider. Mutfağa gidip döndüğümde Hüsnü! Hüsnü! Hüsnü!!! uyan altıncı çocuğa hamileyim galiba diye bağıran polis Hüsnünün karısının sesi ile Hüsnü gibi bende irkildim birden. Hüsnü gibi bende yuh! dedim. Başbakan herkes üç çocuk yapmalı diyor, sen ikiye katladın ,altı çocukla vay Hüsnünün haline:) İnsanlar ikinci çocuğu yapmaya cesaret edemezken, sen altıncı diyorsun.Dünya meyvesi, nimeti olan çocukları hepimiz seviyoruz ama onlara zaman ayıramıyorsak, onlarla ilgilenemiyorsak, sadece maddi ihtiyaçlarını temin etmekle annelik ,babalık görevlerimizi yerimize getirdiğimizi düşünerek yüreklerimizi, vicdanlarımız rahatlatıyorsak, doğan çocuklara haksızlık ettiğimizi hiç düşünmüyorsak, ne anlamı var çok çocuk sahibi olmanın.Çocuklara küçükken ,büyüklerin hep sorduğu bir soru vardır. Annen, baban yaşlandığında onlara nasıl bakacaksın diye, çoğu çocuk gözlerimle bakacağım diye cevap verir .Gözleri ile bakacak çocuklara şimdi anne babalar para ile bakar oldular. Okumaya devam et “Koltuklar”