İçimdeki Fırtına

Bu gün günlerden pazar,dünyanın çoğu yerinde tatil ilan edilmiş bir gün. Gerçektende tatil nedir, nasıl geçirilir, ya da geçirilmek istenirde hiç beklenmedik olaylar bir anda tat (ili) ma ile yer değişitirir. Hep diyorum gecenin gündüze nelere gebe olduğunu bilemiyoruz, eğer bilseydik iyi mi olurdu kötümü olurdu sorusunda karşıt düşüncelerin her zaman ki gibi var olacağını düşünüyorum. Bilipte yaşamak mı kolaydır, bilmeden yaşamak mı kolaydır? Dünya üzerindekilerle hep dönüyor,bazılarını üzerinde dolaştırıyor, bazılarınıda içine çekiyor. Her canlı zamanı geldiğinde dünyanın üzerinde dolaşamaz oluyor. Dünya üzerinde dolaştığı sürece acaba kaç kez dünyanın üzerinden içine geçeceğini düşünüyordur? Toprağın üst ve altı iki sınır çizgisi,toprağa bakarken kaç kişi altında kendisini neyin beklediğini düşünüyor acaba? Atı olan, yatı olan, katı olan, ünü olan,sevdikleri, sevmedikleri, sevenleri, sevmiyenleri toprağı kendi elleri ile açıp içine koyup,üzerine toprağı yine kendi elleri ile sevaptır deyip koyuyorlar,toprağın üstünde olanlar,toprağın altına koyduğu kişiyi yalnız bırakıp dönüyorlar, dünya üzerinde kendilerine de sıranın ne zaman,nasıl, geleceğini o an düşünüp sonra yine  üstünde koşuşturmalarına devam ediyorlar. Yaşam ,az yaşa çok yaşa akibet gelecek başa diye düşünmekten çoğumuz nedense korkuyoruz, korkunun ecele faydasının olmadığını gördüğümüz halde yinede kendimizle birlikte götürebileceklerimizi hazırlamaya üşeniyoruz.  Son dakikada seyahate çıkma kararı ile  hiç daha önce gitmediğim bir yere gitmem gerekse önce yanıma ne alırım diye kaç kişi düşünmüştür acaba? Yolunu,iklimini,yiyeceğini,giyeceğini bilmediğin bir yere nasıl ,neler alarak giderdin diye sormalıyız kendimize zaman zaman. Dünyada internet var eğer şartların müsaitse Gogle amcadan gideceğin yeri sorup öğreniyorsun,ona göre sırt çantanı, ya da valizini hazırlıyorsun,şartların müsait değilse, komşularından,dostlarından,arkadaşlarından bilgilenmeye çalışıyorsun, onlarda bildikleri kadarını söylüyorlar, öyle hazırlanıp yola çıkıyorsun. Dünyanın üstünde bir umut var,Dünyanın altında ki yaşamda, bizlerin yaşamı olacağına göre, kaçımız bu yolculuk için sırt çantamızı,ya da valizimizi nasıl hazırlayacağımızı, yanımzda neler götürmemiz gerektiğini önceden öğrenip, ufak ufak aceleye gelmeden valizlerimizi, sırt çantalarımızı hazırlamayı düşünemeyiz? İkra (oku)sözü ile bir Rehber kitabımımızın olduğunu,onunla sırt çantamızı,valizimizi hazırlamamız gerektiğini kaçımız biliyoruz acaba?

Günaydın böceğim sözü ile kendime geldim. Ben böcek miydim, insan mıydım bir an düşündüm. Ben nebe ül insan olarak yaratılmıştım,ama vakti geldiğinde bir böcek gibi toprağın altına girecektim. Böceğim hitabı bir sevgi ifadesimiydi,yoksa,aşağılama anlamımı taşıyordu? Her ne anlam için kullanılmış olursa olsun,evet her insan gibi bir gün böcekler gibi toprağın altında yaşayacaktık,kaçış var mı?

İşte haberlerde şu kadar yıl yaşadı, şu hizmetleri yaptı ve bu gün hakkın rahmetine kavuştu sözleri ve insanlar arasında karşılıklı sözlü ifadeleri ile bir kişinin daha sevdikleri,sevmedikleri, sevildikleri, sevilmediklerinin elleri ile toprağın altına tek başına,nasıl bırakıldığını göreceğiz. Sırası gelen gerçek dünyasına dönüyor. Ananın,babadan,babanın,anadan,karının,kocadan,kocanın,karıdan kaçacağı günden korkun sözünün en küçük örneği diyorum,toprağın altına herkes tek başına konuluyor, bütün sevdikleri,sevildikleri hiç biri yanında olmuyor. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.  (  Biz senin kullarınız,tekrar sana dönececeğiz) sözünü her toprağa gömülenin başında söylerler,ama kaç kişinin kulağında,ya da kalbinde bu söz nasıl yer ediyor hiç bilinmez.

Paylaşmak güzeldir

Gözler

Gözler kalbin aynasıdır ,göz görmeyince gönül katlanır, gözden ırak olan gönüldende ıraktır, göz göze geldik, gözleri konuştu, gözüm kaldı, gözüm ısırdı, kör gözlü, Ahu gözlü,gözümde tütüyorsun,gözüm görmesin seni, gözümün önünden ayrılma, göz kaş işaretleri yapma, göz kırpma ,gözlerde ki bakışlarla kalb delmek, gözün gördüğünü kalp yalanlamaz, kalp gözü ile görmek… Sözlerini hiç düşünmeden nasılda kullanırız günlük hayatımızda. O an ki düşüncemelerimizin en kısa yoldan anlatmalarımızdır.

Kalp neremizde, gözlerimiz neremizde, ayna nasıl olabiliyor?

Göz, gönül, Irak :Göz bir organ, gönül bir bayan adı, Irak bir ülke

Gözlerin ayaklarımı var, nasıl yürüyüp bir birlerine gidebiliyor?

Gözlerin dilini gören var mı, nasıl konuşuyorlar

Gözler nerede nasıl kalıyor

Göz nasıl ısırıyor,dişlerimi var

Gözler bu,şu,o diye parmağı ile işaretleşmesini nasıl öğrenmiş,parmağı mı var gözlerin

Göz nasıl kırpar, makas mı

Göz kalbi nasıl deler,  okumu var

Göz sadece görüneni görür,ya sadece gölge ise, kalp bunu nasıl anlar

Kalp gözü,kaç  kişide vardır, kalp cerrahları kalp ameliyatlarında kalplerdeki gözleri görebiliyorlar mı

Kör gözlü .Görme engeli olanlara saygısızlık olmuyor mu

Ahu: gözlerini gören var mı

Gözde tütmek: gözde baca mı var

Gözün görmek istemiyorsa niye bakıyorsun

Gözümün önünden ayrılma , en çok çocuklara söylenir nedense gözün göremiyorsa gözlük kullan demek geliyor içimden

Gözlerle ilgili ne çok  sözlerimiz var,hiç düşünmeden,öyle çok kullanırız ki  bir an düşündüm,gözlerimizin değerini ne kadar biliyoruz,hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz.Oysa gözlerimiz de küçük bir dünyadır. Onları bize verene önce şükretmeliyiz ,kendisi için söylediğimiz her sözümüzde daha dikkatli olalım.

Paylaşmak güzeldir