Sekiz Mart

Bizleri yaradanın düzeninde anne,mother,mamy,ummi,vb . leri farklı lisanlarda,farklı kelimelerle söylediğimiz,  önce bedeninde,sonra kucağında,sonra yanında taşıdığı kadınlarımız: Annelerimiz,eşlerimiz,kızlarımız için sekiz mart kadınlar günü olarak ilan edilmiş, kimler,niçin,nasıl bu günü seçmişlerdir bilinmez. Fakat bir gerçek vardır. Kainatta deniz atı hariç tüm dişilerin bedeninde nesilleri çoğaltır yaradan. yumurta ile üreyenler içinde bu böyledir, hamilelikleri ile de yaradılanlar böyledir. İnsan denilen beşerin kadın bedeninde oluşumu en uzun zamanla(dokuz ay on gün ortalama) ve doğma sonrası en uzun bakım süresi olan varlıktır. İşte bu kadar basit gibi görünen aslında uzun bir süreçle, doğurduğu çocuk sayısı ile ömrünün çoğunu doğurduklarına bakmakla ömrünü tüketen kadınlarımıza sadece sekiz mart gün olarak düşünülmesi yetermi bilmem.

Kadınlara sekiz Mart gün olarak verilmesini düşünürken, ister istemez kediler geldi aklıma:) Mart ayı kedilerin çoğalma ayıdır. Burada da kadınlar sadece insanların çoğalmasına vasıta olarak düşünülmesi sebebi mi yatıyor diye düşünmeden edemedim. Gerçek sebebini bilenlerden öğrenmeyi istiyorum.

Kadınlar ve erkekler birbirinin iki yarımıdır. Kadın ve erkek bir bütündür, ikisinden birinin eksik olması düşünülemez. Onun için kadın ve erkek  ayırımı ile bir bütünü bölmek hem akıllıca değil,hemde yanlış diyorum. Sadece insan olmayı,erdemli olmayı,hak ve sorumluluklarımızda dengeyi nasıl kurmalıyız cevabını önce kendimize sormayı öğrenmeliyiz ki asırlardır kadın erkek eşitmidir değilmidir sorularını tarafsız görebilelim.

Yaradan  Kuranında razı olduğu kadın ve erkeklerle ilgili bilgilerini veriyor. Razı olmadığı kadın ve erkeklerle ilgili bilgilerinide veriyor. Kaç insan bunları okuyup,anlayıp,kendini sorgulamıştır sorusunda durmak lazım. Ben hangisiyim sorusunu sormak, insanlığımızın özünü anlamamız için gerekli.

Firavne için  Kafir derken eşi için razı olduğunu söyler yaradan . Nasılda ince sınır çizgisidir. Bunun gibi bir çok örneklerini okuduğumuzda kendi öz eleştirimize geçeriz. Yaradanın razı olduğu kul olabilmek için eksiklerimizi,yanlışlarımızı düşünmeye,düzeltmeye çalışırız.

Kız çocuklarını diri diri toprağa gömenler benim huzuruma gelecekler, kız çocukları olacağını duyunca yüzü simsiyah olanlar, kız çocuklarını Allahın, erkek çocuklarını kendilerine seçenlerin, nasıl yanlışlarla dolu olduğunu nasıl güzel açıklar Rabbim kitabı mübiyninde. İşte bunları okuyup,anlamaya,düşünmeye,başladımı insan denilen varlık o zaman bir çok şeyi doğru yapmayı,doğru yaşamayı öğrenecektir.

Sekiz Mart bir gündür,o gün,kadınların gününü kutlayıp,sonra unutmak yerine, bizler bir bütünün iki parçasıyız, karşılıklı sevgi ve saygımızı yitirmemeliyiz demeyi öğrendiğimizde insanlık kazanacaktır. İnsanlık kazandığında,yaradanda yarattığı insanlardan razı olacaktır, o razı oldumu,insanlarda birbirinden razı hale gelecektir.

Rabbimizin Razı olduğu tüm Kadınlarımızın Kadınlar günü daim olsun,kalplerden sevgileri hiç eksilmesin diyorum.

Paylaşmak güzeldir

Cinsellik Nedir

Yaradılmışların en üstünü ve en aşağılığı diye düşündüğümüz insanoğlunun cevaplarını hep aradığı soruları oldu,olacak. İşte yine insanlarda cinsellik konusunu masaya yatırmışlar,didik,didik ediyorlar. Önce ilk söyledikleri sözcüğü sorgulamalılar dedim kendimce. Cin+sellik= cinsellik. Soru yanlış cevaplarda tabi ki kelime anlamı ile çıkmazlarda.

İnsan ve cin iki ayrı yaradılmış varlıklardır,insanlar kendi bedenlerindeki  üreme sebepleri olan ilişkilerine başka ad koymalılar bence:) Yaradan her yarattığı varlığa nesillerinin devamı için farklı sebepler,farklı yollar halk etmiştir. Bazıları yumurtasını belli zamanlarda suya,toprağa,kuma koyarak,ya da üzerine oturup,gününü bekliyerek üremesinin devamını sağlar. Onlar okula gitmezler, kitap okumazlar, ama nasıl olur bilemeyiz, kendilerine öğretilmiş olan iç lerindeki bilgi ile çoğalırlar. Bazıları insanlar gibi hamilelik süreleri farklı olsada hamilelik ve doğumla çoğalırlar. Doğada veteriner,ebe,sıcak soğuk suları olmadan doğumlarını yaparlar. Hayvanlar alemiyle ilgili belgeselleri seyrettiğimizde bir kez daha düşünürüz:)

İnsanlar, işte kendi öz varlığımızla ilgili merak ettiklerimizi sorgulamaya başladığımızda,her soruda yeni bir soru doğuyor. Sorularımızda üreme yapıyor diyorum:)

Bedenimize ,çalışmasına,düzenine düşünerek baktığımızda yaradanımıza bir kez daha hayran oluyoruz. Sanatları ben ihtira ederim derken övünmekte haklı diyorum.

Yediğimiz besinlerin bedenimizde nasıl ayrışıp,gerekli yerlere ulaşması başlı başına hayran olacağımız bir düzendir. Erhamin Rahim olan Allah Türkçede Rahim, Latincede Uterus(diğer lisanlarda nedir,merak ediyorum:) )Rahim adında insan denilen varlığını nasıl bir düzenle halk ediyor önce bunu anlayabilse insan denilen beşer, çok şeyi kavrayacaklar, tabi yaradan izin verirse:)

Kuranda yaradan insan dediği beşerine esasında çok şeyi farklı surelerde,farklı bölümler olarak açıklıyor, yeterki insan denilen varlık Kuranın hak ve gerçek olduğuna inansın, tarafsız okuyup anlasın. Çünkü Kuran kainattaki tüm düzeni açıklıyor. İnsanlara yolunu gösteriyor. İnsanların çoğalmasını sebep kıldığı hormonları,en güzel şekilde yaratıyor, bu hormonları zaten başlı başına bir sanat diyorum. Cin insan gibi yaradılmış bir varlıktır, müslümanı kafiri vardır diyor. İnsan üremesinde cinsellik kelimesini kullanmak hem saçma,hemde insan hitabına ters. Cin seli değil, insan seli diyorum insanların birleşmeleri ile yeni nesillerin oluşmasına:)

Doğadaki yaradılmış tüm varlıklar,nasıl farklı dönemlerde çoğalma istekleri ile yaşamlarını sürdürüyorlarsa, insanlarında da farklı dönemlerde, farklı şartlarda,çoğalma sebebi olan hormonların salgılanması ,üreme istekleri hep olacaktır.  İnsansellik diyorum ben buna:)

Çocukların üç yaşında yüzüstü yere yatıp  üreme organlarını sürttüklerini,annelerin çoğu gözlemler, annelerin çoğu bunu görür,bilirler, bazıları engel olmak için çareler arar doktora götürür,ne yapması gerektiğini öğrenmek ister.  Çocukların tüm organlarının büyüme,gelişme durumu gibi üreme organlarıda oluşumunu yaşıyor, ergenlik dönemindede evresini tamamlıyor. Bu iklimler,beslenme çeşitleri, yaşam şartları, ile farklı gibi görünsede ortalama bildiğimiz bir dönemimiz vardır insan olarak. Bu konuyu hep gizleme duygusu ile yaşarız nedense. Başımız, dişimiz, midemiz, ağrıdığında ertafımızdaki insanlarla paylaşırız,yardım alırız. Psikolojik,sorunlarda da son zamanlarda psikoljik yardımlar almak cesareti arttı diyorum. Üreme hormonlarının insan bedeninde yaptığı sorunlarda henüz insanlar kendilerine kapalı. Midesi ağrıyan,mide asitini,ve diğer tetkiklerini yaptırabiliyor, peki Üreme hormonları ile kendinde yaşadığı sıkıntılarını paylaşabileceği bir bilinçli,tarafsız yerlerimiz varmı dünyamızda? Evet insanların kendilerinde adını koymakta zorlandıkları sıkıntıları var, önce bunu çözmeliler ki, belki bu çirkin insanları üzen yanlışlar daha aza iner, bir birlerine daha az zarar verirler.

Eşler arası,gençler arası, gençlerle yaşlılar arasındaki bu insansellik biraz daha doğruya gider belki bir gün. Umudumuzu yitirmeyelim, insansellik için insanlığımızı kullanalım.

Paylaşmak güzeldir