Nida

Ey ki geldin nazlı çiçeğim

Sen geldin de sordun.

Ben söylemez  miyim.

Gördümkü bu gece üzgünsün

Öyle üzgün sorma ne olur.

Gel açayım bu gün

Fikrimin ince gülü

Fikrini dökte göreyim.

Hak bir gül ise

Vermem mi cananı,canı sana.

Hani sormuştun ya bana.

Onları görsen ki biçare

Kimi gülmüş,kimi ağlamış, kimi feryat eder.

Kim ki ola cihanda her dem üryan

Sonunda olacak hüsran.

Sorma bana ey yar

Kimsin ,nesin, nicesin diye.

Vermem bu sırrı cihanda olsa sultan.

Susma kalbimin ey nazlı yari.

Hak yardan ,yar haktan vaz geçer mi.

Susma gönül, gönül haktan geçer mi.

Kim ki ola cihan da yar

Sümme haşa vermez cihanda cefa

Ona ol ki yar sürsün sefan

Kim ki lutfuma ermişşe bu dünya da

Etmem onu cüda.

Kim ki sev beni, okşa beni derse

Onu hak götüre.

Sorma bana neydi bu diye.

Hak te ala dan bir nida.

Paylaşmak güzeldir

Kelimelerle Dans

Bu gün hızlı düşünme günüm. Şükürler olsun. Küçücük bir cümle beni alıp bir yerlere götürüyor. Nar kulede satılık ev. Üç artı bir dört yüz on beş bin Türk lirasından başlıyor. Önce nar kelimesini düşündüm. Bildiğimiz meyve nar, birde arapça da ateş anlamı var. Kule kelimesini düşündüm, yüksekçe yapılmış bina. Yazılan para miktarını ve insanların asgari ücretlerini düşündüm. Bu nasıl bir şey demekten kendimi alamadım.  Sonrada İbrahim aleyhisselamı ateşte yakmak için odunları üst,üste koyup yakmak için yapılanları düşündüm. Şükür ki o kurtuldu.

Asgari ücretle buradan ev almak isteyenleri düşündüm bir anda, kaç yılda bu borcu ödeyebilirler, ödediklerinde içinde nasıl yaşarlar .

Nar da dünya da yanmaktan Rabbim bizleri korusun. Bildiğimiz  meyve narı düşündüm, nasılda güzel yaratmış yaratan, tek tek taneleri, aralarında ki zarlarla odacıklara ayrılması, tadı ile gerçekten çok güzel yaratmış yaratan ,teşekkürler bizlere bu güzel meyveyi ikram ettiği için. Fakat Rabbimiz bu meyveye nar demiyor, roman diyor kitabında. İşte roman kelimeside beni düşündürdü yine. Romen,Roman dediğimiz insanlarımızı düşündüm bir anda. Roman meyvesi cennet meyvesidir, roman dediğimiz insanlarımız bu cennet meyvesi olan roman olarak çağrılıyorlar. Birde yaşamları kalemleri ile yazan yazarlarımızın yazdıkları romanları düşündüm. Hangi romanı, kaçımız,nasıl,ne zaman,ne kadar okumuştur bilinmez fakat herkes genelde yaşamında roman kelimesini sıkça kullanır da farkında olmaz.

Şu yazarın en son çıkan şu romanı sizde var mı diye sorarken hep düşünürüm.Benimde bir gün bir romanım olacak inşaallah. Önce istemek demiyorlar mı? Evrene göndereceğiniz olumlu düşüncelerinizin size dönmesi için bunu yapmalısınız sözüne uydum bende evrene  sesleniyorum. Roman olarak bana hangisi dönecek bekliyorum:) Romanım mı, roman olan meyve mi, Roman mı?   Kendi yazdığım romanımı istiyorum. Karışıklık olmasın:))

Kelimelerle,sözcüklerle dans etmek diyorum ben buna. Kimi müzikle, kimi harflerle, dans ediyor, ben ikisinide seviyorum.Müzik ve harfler bir araya geldiğinde, harfler,kelime, kelimeler cümle olduğunda,nasılda ruhumuz,farklılaşıyor. Müzikte de notalar harfler değil midir? Do, re, mi,fa, sol,la,si,do. Do,ile başlayıp, do ile biten, sadece yedi hece ile ne çok şeyler yapılabiliyor. İşte yedi hece nasılda kendi aralarında dans ediyorlar. Onlarla ağlıyoruz, gülüyoruz, dans ediyoruz, mutluluğumuzu, mutsuzluğumuzu bedenimizde ve ruhumuzda değiştiriyorlar.

Bu gün düşünme günüm ,düşünmek var olmak değil midir.  Var olduğumuz sürece bizlere düşünme, anlama, kolaylığı verene şükretmeliyim. Çünkü şükrettiğiniz sürece arttırırım diyen Rabbim,şükürler olsun.

Benim cebimde şükür taşım yok,şükür taşlarımız kalplerimizde olmalı, kalplerimiz, şükür sözcüğü ile atmalı daima. Şükür taşlarımız, ceplerimizden düşer, kalplerimizden düşürmeyelim,Şükür nimetin artmasına sebeptir, cennet şükrü ve sabrı bol olanlar için hazırlanmıştır. Zaman zaman sabırsızlıklarımız oluyorsada, şükrümüzü severek söyliyelim:)

Paylaşmak güzeldir