İnsanlarımızın emekli olmaları işe yaramaz döneminin gelmesi midir? İşte son dönemde ki emeklilik yaşlarının uzatılması ile gerçekten işe yaramaz dönemleri geldi diyorum. Yıllar önce Rusyada ki sistemi düşündüm. Rusyanın Rusya olarak yaşadığı dönemlerini bilenler bilir. O dönemler yılın ikiyüz altmış iki günü kadın erkek çalışma zorunluğu vardı. anneler çocuklarını doğurdukları an devlet kreşlerinde, yuvalarda büyütülmek üzere annelerden alınırdı. Eğitim bebeklikten başlardı. Aradan yıllar geçti eğitimli ama işsizler bir anda eğitimli N…dünyaya yayıldılar.Ülkemizde nasibini aldı. Birçok yuvalar yıkıldı. Şimdi bizde de eğitimler, kreşler, yuvalar, çalışan anneler, babalar, büyükanneler,büyükbabalar,emeklilik yaşının uzatılması ile herkes emek(çi) oldu .Emek(li) desinler diye Doğan çocuklarımızın son on yıl gelmeden kreşlere terk edilir hale geleceğini düşündükçe korkularım artıyor. Aile kavramının gittikçe yok olması korkutuyor beni.Eğitimli bilinçli anneler yetiştiriyoruz ama bunu çocuklarını yetiştirmede kullanmak için ne zamanları ne de imkanları olmayacak. Aile bağları, aile sevgisi, insani ilişkiler yavaş yavaş yok olacak. Herkes gelecek korkusu ile bir gün emek(li) denilebilmesi için emek(çi) olma telaşına düştü. Oysa yıllardır evlerde kadınlarımız eşlerine, çocuklarına, büyüklerine emek(çi) değilmiydiler? geceleri en geç yatanlar ,sabahın ilk uyananları onlar değilmiydiler? Hemde hiç emek(li) kelimesini düşünmeden. Genç nüfusun iş, iş, diye feryat ettiği bir yerde emek(li)lik yaşının ,gün sayısının artırılması ile genç, enerji dolu bir neslin önünü kapatmak onları umutsuzluklara sürüklemek akıl karı değil diyorum.Emekli olmak yaşlanmak olarak düşünülmemeli bence emekli olmak kişilerin geçmişte yapmak isteyipte yapmaya fırsat bulamadığı gerçek sevdiği işi yapma zamanı olmalı bence. Çünkü biliyoruz ki çoğu insan sevdiği işi yapmıyor, sadece yaşamak için maddi imkan elde edebilmek için yapıyor işini. Oysa severek yapılan işlerde ki başarı daha yüksektir. Yaşlı nüfusu olan ülkelerde emeklilik yaşları uzatılıyor ama genelde kendi halkını masa başında denetleyici olarak kullanıyor, yabancı ülkelerden genç nüfüsları gerçek işlerde çalışmak üzere ülkelerinde bulunduruyorlar.Bizim gençlerimizde, yaşlılarımızda beslenmeleri ile, çalışma şartları ile tekrar düşünülmeli diyorum.Bir ülkede iklim şartlarını göz önüne alarak çalışma saatlerini düzenlediklerini görmüştüm. Bu insanlar bizim insanlarımız ve ülkemizde bir bütünüz. Bir sel olduğunda nasıl bütün sistemler zincirleme allak bullak oluyor(elektrikler kesiliyor, yollar evler yıkılıyor, okullara gidilemiyor, vb.leri) İşte yaşam daki sistemlerimizde böyle birbirine bağlı. Bir daha düşünmeliyiz, Emek(li)= Emek veren ,çalışan, üreten, faydalı olan kendine ve topluma faydalı olan düşünmenin zamanı geldi diyorum. İşe yaramaz diye düşünmemeliyiz. Onların tecrübelerinden gençlerimizin faydalanmalarına zeminler hazırlamalıyız. Nasıl mı? Gençlerimiz okullarda teorik bilgi sahibi oluyorlar, oysa branşlarında pratik olayında emek(çi_li) tecrübelerini birleştirmeliyiz ki daha güzel şeyler ortaya çıksın. Hem zamandan,hemde diğer şeylerden kazanırız. Birlik kuvvettir,ayrılık azaptır.
Emek(çi)= Emek(li) bilincimizi geliştirmeliyiz diyorum.