Gençlerimizin kızları da, erkekleri de eğitimli olsunlar, meslek sahibi olsunlar diye biz büyükler yıllarca okullara, dershanelere, ek özel dersler aldırtmak için yıllarca koşuşturmalarla ömrümüzü tükettik.Şükür diyelim öncelikle, emeklerimizi boşa çıkartmadılar çoğumuzun,her ne kadar okullar bitince çoğunun hayallerindeki, yapmak isteyipte yapamadıkları, buldukları işlere razı gelip çalışmak üzere yaşamın gerçek yüzüne adım attıkları zaman her canlının doğasında olan eşleşme, yuva kurma, çocuk sahibi hayallerine kavuşma zamanın geldiğini kendileride, büyüklerde düşünür hale geliyor. İşte burada yaşamlarında önlerine yeni cevaplanması gereken sorular geliyor. Çünkü gençlerimizin bildikleri yaşadıkları geçmişte ki aile düzenlerindeki örneklerin dışında yeni yaşam düzenlerini kurma çıkıyor. Nasıl bir düzende, nasıl bir denge kurmaları gerekiyor? Erkek çocuklarımızın okudukları okulları kızlarımızda okudukları için, onlarında iş hayatları erkek çocuklarımızın iş hayatlarından farklı olmuyor. Büyük kentlerde bilhassa sabahın köründe trafik nedeni ile evlerden eşler birlikte yollara dökülüyorlar, akşam ezanlarında çoğunun yollarda olması, bazan erkeğin eve erken, kadının geç geldiği birlikte yaşamlarını paylaştıkları evlilik kurumlarında nasıl bir düzen kurmalılar sorusu çıkıyor karşılarına. İş kurumlarında düzenler bellidir, herkesin yapacağı iş belirlenmiştir, herkes kendine ait işini yapmakla yükümlüdür. Ama evlilik kurumlarında iki yorgun yaşam savaşçısının dinlenmek için, yorgunluklarından kurtulmak istedikleri yerde onları evlilik kurumu işleri bekliyordur. Bu kurumun iyi, verimli, üretken, huzurlu olması için, elaman sayısı iki, yapılacak işler çok, neyi nasıl paylaşmamlılar ki ,evlilik kurumu iflas etmesin? Şirketlerin iflası gibi evlilik şirketleride:) son zamanlarda çok çabuk iflas eder durumlarla ayrılıklar artıyor. Neydi buna sebep diye düşünmeden edemiyoruz. Eğitim , meslek, ayaklarının üzerinde durma, üretkenlik vb. sözlerin çoğunu yerine getirmiş olmalarımıza rağmen, en önemli evlilik şirketleri niye sık sık iflas bayraklarını çeker hale geliyorlar?Avrupa birliğine girmek için bu kadar çok çaba sarf etmelerimizde Avrupa birliğine alınmayışımızdaki soru gibi soru evlilik kurumlarımızda önümüze her geçen gün biraz daha çıkar hale geldi.Eşler eve geldiğinde kızlarımızın eğitimleri çalışma hayatındaki yorgunluklarını, erkek çocuklarımız ve çevrelerindeki büyükler bir anda unutup, sen kadınsın, ev işlerinden sen sorumlusun deyip, erkekleri korumaya kızları çift motorlu uçaklar gibi uçmalarını beklerler. Bu nasıl bir haksızlıktır diye düşünmeden edemiyorum. Hani eşitlik, eğitimle düzelecekti, Kızlarımızı eğitimli yaparken çift motorlu uçak olarak uçmalarını isteyeceğimizi hiç düşünmemiştik. Bu evlilik kurumlarında kadın zayıftır, korunmalıdır, derken, erkeklere üstünlük verilirken bir anda yükü kadınlarımızn omuzlarına yüklemek nasıl bir düşüncenin ürünüdür? Bu kurumda eşitlik deniliyorsa öncelikle erkek kadar kadınlarımızada eşitlik haklarını vermemiz gerekmiyor mu? Tek maaşla yaşanamıyor diyerek erkeklerimizin çalışan kadınları tercih etme sebepleri kadar sonuçlarınıda paylaşmaları gerekiyor. Evlilik kurumunun ortak gider, gelirleri kadar, ortak yapılması gereken işlerininde birlikte yapılma şartlarını düşünmeleri gerekiyor. Evlilik kurumunun, temizlik işçisi, yemekhane sorumlusu, tamir vb. işleri için elemanlar vb. leri çok şeyde iki kişilik elaman sayılarında tek elaman olarak kadına yüklenildiğinde Kavgaların çıkması, mutsuzluğun artması vb. şikayetlerin çoğalması kaçınılmazdır. Dışarıda çalışan eve döndüğünde çift motorlu uçak gibi uçmalarını beklemeyelim. Unutmayalım ki onlarında sadece bir kalpleri var ,erkeklerde olduğu gibi, nasıl çift motorlu uçak olup hızlı uçmalarını bekliyebilirz değil mi:)