Aşk nedir diye birbirine soran sorana, anlatan anlatana. Dünyanın bütün derdi bu mu acaba? Gençler kendilerince acılarını yaşıyor, kimi inanmıyor, kimi pişmanlığını yaşıyor, kimi aşık olamadım diye hayıflanıyor, kimi aşık oldum da ne oldu, sonunda hepsi boşmuş diyor, diyenler öyle çok farklı duygularla aşk, aşk, aşk diyor. Ne yardan, ne selden geçilemez bir duygu. Aşk deyip kavuşanlar bin pişman, aşk deyip kavuşamayanlar da bin pişman. İzmit pişmaniyesi midir, nedir bu aşk. Yiyen de pişman yemeyende pişman. Pişmaniye eşittir aşk 🙂 İkisinin de tadı güzel, yemesi zor, pişmaniye yiyenler bilirler ağzımıza yüzümüze bulaştırmadan yememiz çok zordur, hele uzun uzun olanlar. Pişmaniyenin birde saraylısı vardır, baklava dilimleri şeklinde kesilmiş olanlar, onlar biraz daha kolay yenilebiliyor. Aşkında baklava dilimleri şeklinde olan saraylısı yok mu acaba? Saray aşkı olanından. Saray aşkı denilince saraydaki aşkları düşündüm bir an, acaba saraylardaki aşklarda mı böyle, yiyende yemeyende pişman mı? Kütüphane müzelerinde saray pişmaniyesi gibi saray aşkları için yazılanları okumak lazım.
Granta
Banka görevlisi, güzel kız sorumluluğunun biniciyle krediler servisinde her zaman ki dosyalarını kontrol ediyor, elinde ödeme tarihi gecikmiş bir evrak var, kayıtları gözden geçiriyor, adresi arayıp bildirmesi gerekiyor. Güzel elini telefona uzatıyor, gözleri kişinin kartındaki telefon numarasında,numaralara basıyor, telefonu kulağına yaklaştırıyor, alo… diyerek bekliyor. Nokta Bankası krediler servisinden … kişiyi arıyorum, lütfen kendisini verirmisiniz diyor. Karşı taraftan veremem cevabı geliyor. Hanımefendi kendisi ile görüşmem lazım, lütfen verirmisiniz? Yine karşı taraftan aynı cevap veremem. Peki hanım efendi niçin veremessiniz? Karşı taraftan yine cevap veriliyor burada değil. Banka görevlisi kızımız gerilmiş durumda, zarif, kibar olmalı müşteri ilişkileri çok önemlidir, peki nerede diye yine son gayretle sorar. Karşı taraftan sakin bir sesle granta da diye cevap gelir. Okumaya devam et “Granta”