Banyomuz çok güzeldi ama kullanacak suyumuz yoktu 🙂 Çünkü ev sahipleri kendilerine yetecek kadar sularının olduğunu söylemişlerdi. Yıkanmasak ölmeyiz ya, ama bebeklerimiz, küçük çocuklarımız hiçte öyle söylemiyorlar. Altlarını kirletenler, üstlerini kirletenler, sanki kirletme yarışı düzenlenmiş, anneler kirlileri çıkartıp poşete dolduruyorlar, her köşede kirli çamaşır poşetleri sanki annelerle alay edercesine gözlerine gözlerine bakıp nanik deyip ellerini burunlarına koyup, göz kırpıyorlar. En kısa zamanda bir yerlerden su bulunmalı ve bu nanik yapan kirli poşetlerinin içindekileri yıkamalı ki nanik yapan poşetlerin burunlarındaki elleri bir an önce burunlarından yanlarına düşsün. Okumaya devam et “Savaş (Bölüm 6)”
Savaş (Bölüm 5)
Gökyüzüne yakın, bulutlarla üstü örtülü, yerden epey yüksekte iki oda bir mutfak bir meydan ve inanmıyacaksınız ama elektrikli şohbeni kocaman küveti, duvarları tavana kadar fayans kaplı bir banyomuz var. Bunu böyle açıklamaya ne gerek var diyenlerimiz olacak biliyorum, çünkü o tarihte ülkemizde büyük şehirlerimizde ancak bazı evlerde olabilen bir lükstü. Oysa burası dağın tepesinde küçük bir köydü işte aradaki farkı görmüştüm.Ülkemde lüks sayılan bir şey o zaman başka bir ülkede sıradan bir köyde kullanılıyordu. O zaman ülkem insanları adına üzülmüştüm, bunun gibi aradaki gelişmişlikle ilgili bir çok şeyin farklı olduğunu görüyordum,içim acıyordu. Okumaya devam et “Savaş (Bölüm 5)”