Dost,dost dedim,düştüm yollara.
Dost ararsa yadeller de?
Dostu bilir mi acep?
Dostu ne haller de?
Dost musun, past musun, tost musun?
Deselerde.
Ne postum,ne tostum,
Dostu severim, dostunum dediklerinde.
Gökkuşağı kadar renkli hikayeler, resimler, sohbetler, Arwen kadar güzel ve uzun bir yaşam yolu
Dost,dost dedim,düştüm yollara.
Dost ararsa yadeller de?
Dostu bilir mi acep?
Dostu ne haller de?
Dost musun, past musun, tost musun?
Deselerde.
Ne postum,ne tostum,
Dostu severim, dostunum dediklerinde.
Gece yarısını çoktan geçmişti zaman dediğimiz kavram. Üçümüzde bu gün aynı oda da çek yatlarımızda ayrı ayrı yatacağız diyordu ev sahibi,kardeş çocukları,arkadaş,dosttu benim için. Kalbinin temizliği,saflığı,gönlünün bolluğu,bizlerle bir kaç gün olmaktan mutlu olduğu her halinden belli olan,minik boyu,yılların yorgunluğunu bedeninde hissetmesine rağmen heyecanlı,telaşlı,sevecen halleri ile,arada kısık kahkahalarla sözlerini tamamlayan güzel insandı . Güzellik görecelidir. Bu insan güzeldi benim için .Adı Zehra .Zehra çiçek demektir bilirim. Benim için bir çiçekti.
Doğduğunda babaannesinin adını koymuşlardı,kendisine sorulmamıştı,adın ne olsun diyerek.Gerçi sorsalardıda bebekti,nasıl cevap verecekti.
Hepimizin birlikte yaşadığımız günlere ait ortak anıları vardı. Defalarca bir araya geldiğimizde anlatsakta dinlemekten bıkmıyorduk. Çünkü bu bizim çocukluğumuzdu,bizim özelimizdi,bizim hikayemizdi,kahramanlarıda bizdik.
Yataklarımıza yatmış,üstümüzü örtmüş,uyuacaktık her birimiz. Oysa konuşulmadan anlaşmıştık sessizce,her zamanki gibi.
Hatırlıyor musunuz? Sorusu ile örtünün arasından bir ses odayı bir anda doldurdu.Neyi hatırlacaktık şu anda kim bilir?
Ortak yaşanmışçocukluk anılarımızdan bir tanesi odayı doldurdu bir anda. Diğer örtülerin altından cevap veren sesler bir anda odanın içini kapladı. Muzipliklerimiz,afacanlıklarımız,yaşanmışlıklarımız bir anda ard arda sözlerle canlandı bir anda. Şu anda hepimiz çocuktuk,mutluyduk,yaşımız,yaşadıklarımız sıraya dizilmişlerdi bir anda. Arada sessiz bir iç çekiş,küçük kahkahalar,farklı ses tonları odayı kaplamıştı bir anda. Oysa uyumak için yataklarımıza yatmıştık:) Esasında bildiğimiz oyunu oynamak için yataklarımıza yatmıştık,orada daha güzel mi oluyor ne,geçmiş anılara dönmek:)
Çocukluk hikayeleri bir anda gençliğimize, evliliklerimize uzandı.
Hepimizin yerleri,yolları,hayatları ayrılmıştı,farklı yaşamlar yaşamıştık çoğunu birbirimize anlatmaya ne fırsat bulabilmiş,n ede zamanımız olmuştu.
Bu gece birkaç yaşanmışlıklarımızı tekrar hatırlayıp,bugünkü aklımız,tecrübemiz,olgunluğumuzla gizli kalmış yüreklerimizden birbirimize aktaracaktık.
Geçmiş,bu gün ve gelecekler bir araya gelmişti bir anda.
Ev sahibi bir anda evliliğinin,çocuklarının ilk günlerini hatırladı(: Aradan yıllar geçmişti bu gün muzip kahkahaları ile geçmişi için kızgınlığı yoktu. sadece komik buluyordu.Görücü usulu beni ailemden istediler,söz kesildi. Evlendiğimizde oturacağımız evin yapılmasınıda babam üstlendi. Evleneceğim gencin babası ölmüştü,tek çocuktu,dul annesi ile yaşıyordu.Genç parasını ayarlayacak babamda inşaat ustası olduğu için oturacağımız evi bahçenin boş bir yerine yapacaktı.
Gelin geleceğim evi babam yaptı. İki oda yan yana birde önünde üstü kapalı önü açık hayat dedikleri bir yer yapmışlar.Odanın birinde yatacağız,diğerinde de misafirlerimiz geldiğinde onlar kalacaklar, oturacaklar yatacaklar. Hayatın bi köşesinede tuğladan örülmüş bir ocak yapmışlar orada yemek pişireceğim,su ısıtacağım mutfağım olacakmış.Bir anda kahkahalar atmaya başladı acıdanda kahkahalar atılıyor bazen,evlendiğimde bir mutfağım bile yoktu diyor.Duvara asılmış bir çanaklığım vardı tabaklarımı,bardaklarımı oraya sıralardım. Çocuklar arika arkaya iki tane oldu.Yazın neyse de kış oldu mu çocuklarla yatak odasına sobayı kurup hem yattık,hem oturduk.
Bir anda odada derin bir sessizlik oldu. Küçücük bir odada bebek beşiği,yattıkları yatak,diğer çocuğun yattığı yer soba ve diğer eşyalar gözümün önünde geldi bir anda. Nasıl sığdınız dedim. Bizim karyolayı kaldırdık,akşamları yatacağımız zaman yer yatağı açtık,sabah topladık, evlendiğimizde bir tane gardrop (elbise dolabı) almışlardı onu diğer misafir odası dediğimiz odaya koyduk. Bir anda kahkahalar atmaya başladı, misafir odasında elbise dolabının ne işi varmış diyerek düşüncesini dile getirdi.Hepimiz bir anda eski günlerimize gittik,kahkahalar odayı çınlatıyor, komik,muzip yönlerini düşünüyoruz belliki:)Anneminde bir tane aynalı elbise dolabı vardı, onunda misafir odasındaydı dedim. bir anda diğer yeğenim kahkahalarla hem gülüyor,hemde hatırlıyorum, misafir odasının kapısının arka tarafında duruyordu:))Evet o aynalı elbise dolabının karşısına geçip, kendimize,giydiklerimize, denizden dönüşte bilinçsiz yanıklarımızın izlerine bakmak için bir birimizi iteleyip saatlerce karşısında durduğumuz günler ,bir anda anılar kervanı olarak odamızı doldurmuştu.
Meğer ne çok şey yaşıyoruz biz insanlar,sadece bilinç altımıza itiyoruz.Bu gün bilinç altımızın yüzeye çıkma günüydü .Sinemaya, tiyatroya,gitmeden kendi filmlerimizi,kendi tiyatrolarımız izliyorduk özel bölmelerimizde(yataklarımız:).
Aradan yıllar geçmişti,çocuklarımız büyümüştü,şimdi ev sahibinin mutfağı,banyosu,salonu,yatak odası, misafir odası olmuştu. Herşey tam istediği gibiydi,eksik olan bir şeyler hala var. Eşi vefat etmişti, onu özlüyordu, çocukları büyümüş,evlenmişler, kendi yuvalarını kurmuşlardı, vefalı,güzel ahlaklı çocukları var,hiç yalnız bırakmıyorlar, her zaman annelerini arayıp soruyorlar,gönlünü hoş tutuyorlar.Fakat herkes kendine yeni düzen kurdu, o şimdi evi tam istediği gibi fakat akşam olduğunda tek başına, yemek yapsa,sofrada yalnız, yatak odası var yatağı çok güzel fakat yalnız, eşyaları tam istediği gibi fakat yine eksik bir şeyler var.
Bir anda yaşam nedir,nasıl bir şeydir demekten kendimi alamadım.
Bu günkü gençlik en modern eşyaları,en güzel evleri ile eğer aile,evlilik kurumunu yürütemiyorlarsa,eksik nerede, nasıl bir şey yapmalı ki gençler,evlilik kurumlarının değerlerini bilsin, gençliklerinin geleceğinde özlemle andıkları,anıları olsun diyorum.