Su=Zaman

On  yedi yaşındayım okul tatilinde  köydeki teyzemin kızına gezmeye gittiğim günleri düşündüm bir an. Aradan yıllar geçmişti. Biri beş,diğeri altı yaşlarında sevimli iki oğlan çocuğu yeğenlerim,etrafımda dolaşıyorlar, sorular soruyorlar. Sen kirpiklerine ne sürüyorsun,neden sürüyorsun,bizede sürsene,annem niye sürmüyor… arda arda gelen sorularla meraklarının cevaplarını bekliyorlar. Nasılda sevimliler. Bi tanesi bir anda kayboldu,bir yerlere gitti.. Kirpikleri uzun olduğu için gözlerini rahatsız ediyormuş,makasla kesmek için bir başka odaya gitmiş meğer. Oysa ben kirpiklerimi uzutmak için rimel sürüyordum o anda.  Küçüğüm benim,nasılsın şimdi?Diğeride ne olur benim kirpiklerimide boya diye yanımda yalvarıyordu.

Aradan yıllar geçti,zaman zaman hep görüştük. Büyüdüler,evlendiler,düğünlerini görmekde güzeldi. Arada boşluklar olsada bir çok anılar sıraya dizildi bu gün. Zaman su gibi akıp bir yerlere ulaşmıştı işte .

Bu sabah neydi beni araştırmaya iten düşnüyorumda,bulamıyorum. Bir anda aklıma düştü iki küçük erkek çocuğu. Şimdi neredeydiler,neler yapıyorlardı,hayatlarında değişenler neydi? Sorular aklımda uçuşuyordu,cevaplarımı bulmak için arama yerine  bir tanesinin adını yazdım. O ne aynı adda bir kaç tane vardı. Hangisi olabilirdi? İşte bir resim karşımda duruyor,yıllar değiştirse de kan mı çekiyor nedir, kirpiklerini makasla kesen yeğenim bu olmalıydı,yazmalıydım, eğer o ise en az oda benim kadar sevinecekti. Öylede yaptım,kısa tanıtıcı bir mesaj. O da sevinçliydi, neredesin teyze derken özlemini satırlarında hissedebiliyordum.

Mutluyduk,sanki bir anda aradaki yılların boşluğu yok olmuştu. Sevmek,sevilmek işte böyle bir şey. Sorgulamak yerine kaldığın yerden boşlukları doldurmaktır.

Ne kadar çok birikmiş yaşanmışıklarımız var. Su gibi akan zaman kendi içinde suyun biriktirdikleri gibi nice yaşanmışlıkları götürmüştü ileriye. Geç kalmadan zamanın götürdüklerini yakalamak diyorum ben bu buluşmaya.

İşte karşılıklı zamanı yakalamıştık, götürdüklerini tek tek açıp bakacaktık hep birlikte.

O ne ? Kirpiklerini uzun diye kesen yeğenimin sayfasında,kirpiklerimi boya diyen diğer yeğenim karşımda duruyordu. Şaşkındım bu çocuk hangisinin çocuğu olabilirdi? Kız  halaya, oğlan dayıya çeker deselerde inanmıyorum. Bu çocuk amcasının küçüklük resmi gibi karşımda duruyordu. Anladım bu amcasının kopyalanmış hali:) Yakınında olanlar,sık sık görenler ve amcasının küçüklüğünü bilmeyenler bunu anlamayabilirler ama ben mutluyum şu anda. Zaman dediğimiz su gibi akan kavramlarımızda neler olmuş….

Kirpiklerini kesen yeğenim teyze telefon numaranı ver hemen dedi. İşte kulağımda küçük yeğenim büyümüş,iş adamı olmuş, teyzesi ile konuşuyor. İkimizde mutluyuz. Zaman su gibi akıp gitsede, götüremediği gerçek sevgilerdi. bizler birbirimizi seviyoruz. işte sadece birimizin diğerini düşünmesi ile zaman denilen su gibi akan kavram nasılda geri akabiliyordu, nehirleri isterse geri akıtan rabbim şimdi bizim zamanımızı geri getirmişti, mutluyum,şükrediyorum.

Bir kızım,bir oğlum,sekiz gün sonra dünyaya gelecek bir kızım daha var diyordu. Seni seviyorum teyzem derken, çok aradım ulaşamadım derken hasret dolu seslerimiz bir birine karışıyordu. İkimizde mutluduk.

Kirpiklerimi boya diyen yeğenimde mesajı alınca cevap yazdı aynen, teyzem telefon numaranı yaz, işte oda en az benim onları özlediğim kadar özlemişlerdi. Telefonun diğer ucundan ,toplantıdaydım,izin alıp çıktım,neredesin? diyordu. İşte o da büyümüş,iş adamı, baba olmuştu. Onunda bir oğlu ,bir kızı olmuştu.

İkiside iş saati,yoğunlar birbirimize ulaşmıştık şükürler olsun,müsait zamanlarımızda elbet yine birbirimizle görüşme yapacağız,  önemli olan ilk adımlarımız atmış olmamızdı.

Şimdi yeni sevinçler, yeni yaşamlar, yeni doğmuş yeğenler birbirini tanyacak,yeni sevgiler doğacak. Birimizin adım atması ile  güzelliklerin oluştuğunu bilmek,görmek için  adım atmayı birimizin yapması gerekiyor. Büyük ya da küçük dememek gerek. aramayını ara, gelmeyene git ki muhakkak iyi doğru işler iyi olarak döner. yeter ki bizler bu güzellikler için bir yerlerden başlıyalım.

Bu gün güzel bir gün, mutluyum, çünkü iyi doğru bir günde kalplerde yeni sevgiler çiçek açtı.

Bu günümü yaşatan rabbime şükürler olsun.

Sevdiğimle sohbet(1)

Yaradandan dolayı yaradılmışları sevmek ve onları oldukları gibi kabul etmek nasıl bir şeydir diye sordum kendime. Herşeyin sahibi aşkım dediğim rabbimin yarattıklarına izin verdiği sürece bakıp gördüklerimde onun gücünü,yüceliğini,erişilmezliğini gördüm hep. Sanatlarına akıl sır ermiyor,eremiyor. Tam anladığımı sanırken yeni sorular beynimde uçuşuyor, bazılarına anında cevap bulabiliyorum bazılarında bulamıyorum. Herşeyin yaradanı aşkım sen herşeyi biliyorsun deyip bırakıyorum. Çünki yaradan yarattığını bilmez mi?İşte şimdi benim bu yazmak istediklerimide biliyorsun ve senin izin verdiğin kadarı ile anlayabileceğim,yazacağım.

Biz insanlara gönderdiğin kitabını birde kainatta yarattıklarını yanyana getirmeye çalışıyorum. Kitap altı bin altıyüz altmışaltı(6666) ayet olarak tarafından indirilmiş ne bir eksik ne bir fazla. Lisani Arabbiyen dediğin senin Lahfu Mahfuzda yazılı olan lisanınla indirdiğin  ,kolayınıza geleni okuyun,yol gösterici ve rahmet olduğunu bildirdiğin biz aciz insanlara ışık,nur olarak gönderdiğin kitabını okumayı,anlamayı nasip ettiğin için öncelikle şükrediyorum. Eğer sen benim gibi aciz insan olarak yarattığın kuluna lütfetmemiş olsaydın hiç okuyamadan,okuyupta anlamadanda beni alabilirdin .İşte bunun için aşkım diyorum zati alâna sen beni sevmemiş olsaydın, bu güzel kitabını benim gibi bilmez,aciz kuluna lütfetmezdin.Kullarını sevdiğini düşünürüm hep, karşılıksız seversin kullarını esasında. Sevmediğin sadece nankör kulların.  Kullarına herşeyi sonsuz sofranda sunuyorsun,gezin,dolaşın,sizlere neler yarattım gidin,görün, sadece nankörlük etmeyin, aşırılığa gitmeyin, kendi ellerinizle kendinize zarar vermeyin diyorsun.

Bana kulluk edin derken esasında yine biz aciz kullarına merhametinden rabbim. Yoksa senin gibi yüce, herşeyi yoktan var eden, bir su damlasından neleri yaratan, dünyayı,güneşi,ayı döndüren,yıldızları ve nicelerini gökyüzünde tutan ,nehirleri akıtan,gölleri denizleri okyanusları tutan her mevsim hiç değişmeden her canlıyı yok ettiğin gibi tekrar dirilten rabbim kullarının ibadetinede,şükrünede, ihtiyacı olmayan rabbim,sadece biz aciz kullarına merhametinden ,yolumuzu bulmamız için söylüyorsun.

İnsanları,bitkileri,hayvanları ve nicelerini renk renk, şekil şekil,boy boy yaratmışsın. Dünyanın üstünde ve altında yarattıklarını sen biliyorsun,gökyüzünde yarattıklarını sen biliyorsun. Bizler sadece hayranlıkla seyreden,yüceliğini anlamakta zorlanan aciz kulların dünya üzerindeki yaşamlarımızda bazan arsızlaşıyoruz,aç gözlülüğümüzle aşırı gidiyoruz, işte o zaman hişt! kulum kendine gel diyorsun. Biz aciz kullar  ,zati alanın bizi sevmediğini sanıyoruz . Oysa öyle çok seviyorsun,merhamet ediyorsun ki, uyardığında tövbe edip yanlışım ne deyip kendimize dönmesini bilemiyoruz. Oysa dünya,güneş,ay,ve niceleri dönmesini  biliyorlar.

Sen kullarını renklerine, ırklarına,cinslerine göre değil,senin razı olduğun ameller yaptıkları için seversin. Eşi benzeri asla olmayan kitabında biz insanlara kainattaki düzeninle ilgili ne çok bilgiler veriyorsun. İşte onda bildirdiklerini tek tek düşünüyorum. Düşünmeme izin verdiğin için şükrediyorum.

Ademel a.s. eşyaların adlarını öğreten, meleketü kullarınada Ademe secde edin sözünle başlayan bir süreç. Meleketünün topraktan yarattığın kula secde etmem sözü ile Zati alânın ilk öfkesi . İkinizide ben yarattım demesi . Herşeyin tek yaratıcısı olan allahım bana kulluk edin diyerek biz yaradılmışlara bildirmen. Resuller, nebiler, veli kulların ve zati alâna hizmet eden ıbadallahsalihiyne kullar. Hepsi hak ve gerçek. Her gönderdiğin emirlerle kullarının esasında içlerindeki niyetlerini,amellerini bildiğin halde yinede merhametinden gönderdiklerine isyan edenler azabına, kabul edenler rahmetine alınmış,alınıyor,alınacak. Zaman değişsede sen hep varsın ve hep varlığına inananlara yolunu göstereceksin.

Size şah damarınızdan yakınım, gizlinizin gizlisini bilirim derken nasılda gerçeği söylüyorsun rabbim. Yarattığını ,yaratan bilmez mi hiç.  Ben heryerdeyim derkende nasıl gözlerimizin önüne sermişsin . Sadece gözlerimizin ve kalplerimizin perdesini kaldırdığın zaman görebiliyoruz. İşte bunda bile zati alânın rahmetine yol göstemene nasılda muhtaç olduğumuzu anlıyorum.