Anne olmak nasıl diye sorduklarında en zor olduğu kadar en kolay olanıdır derim. Hem zor,hem kolay nasıl olur diyenlerede, daha önce yaşamadığınız sadece masal gibi diğer annelerden dinlediğimiz,çoğunuda aklımızda tutmadığımız bir masalı yeniden yazmaktır diyorum. Masal diyorum çünkü biz insanlar masallarla büyürüz ,masalları hikayelerden daha çok severiz. Pamuk prenses ve yedi cüceler, Kurşun asker, Prensesin öptüğü kurbağanın prense dönüşmesi gibi masalların masal olduğunu bildiğimiz halde annelerimize, babalarımıza defalarca anlatmalarını istemiş,ilk defa dinliyormuş gibi sil baştan dinlemiştir çoğumuz. Her insanın çocukluğundan gençliğine,yaşlılığına unutmadan taşıdığı bir masalı vardır.
Her annenin kendine özel bir anne olma masalı vardır. Her annenin kendi çocuğuna özel olması gibi.
Bende kendime özel ,annelik masalımı düşündüm bir an. Masal diyorum.Çünkü yaşanmış,bitmiş iki masalımda da iki farklı annelik masalım oldunu fark ettim.
İlk annelik masalımda bebekle birlikte yeni doğduğumu,herşeyi yeni öğrendiğimi bu gün hafif bir tebessümle hatırlıyorum. Bebeğin doğması ile annenin doğması aynı andır. Anne olarak en iyi eğitimi alsamda,en iyi işlerde en başarılı olsamda,enler bir anda bebeğimle birlikte inlere döndü.
Hamilelik devresinde iyi bir anne olabilmek için okuduğum kitaplar,daha önceki çevremde gördüğüm,duyduğum her şey bir anda silindi. Çünkü herkese özel annelik gibi her bebeğe özel özeliklerin olduğunu anlamıştım ilk bebeğimde.
Çalıştığım yerde eskisi gibi sadece işe odaklanma , bebeğimin olması ile birlikte bebeğimin süt saatini,uyku saatini, dışkısını,ağlamasını,mimiklerini düşündüğüm zaman dilimleri ile bir anda değişkenlik yaşatır olmuştu bir anda.
Oysa daha önce işim,eşim,ve günlük modalar,vardı:)
Bebeğimi düşündüğüm an ,göğüslerimden sütlerimin bir anda nasıl aktığını,koşarak iş yerinde hazır bekleyen minik biberonu kaptığım gibi gizlice bir köşeye saklanıp bir damla sütün ziyan olmaması için biberona sütümü doldurmak için verdiğim mücadeleyi ben biliyorum. Bebeğim dediğimde yüreğimin içinden geçen elektrik akımını biliyorum.
İş saati sonrası alışveriş,gezme için arkadaşlarla anlaşıp saat belirleyip buluşmaları sanki daha önce hiç yaşamamış gibi olmayı öğrendim. İş saati bittiği an,önce bakıcıdan bebeğimi almayı,evde önce bebeğimin rahatını sonra günlük işleri dakikalara sığdırıp,iyi bir anne,iyi bir eş, iyi bir iş kadını olmayı öğrendim.
Yarış atlarını bile geçtiğim günlerim oldu.Yatağımızın bitişiğinde bebeğimizin bebek karyolasına yeni bir yer açıp,minik elinin elimde sabaha kadar tuttuğu günleri düşündüm bir anda,elini bıraktığım anda feryatla elimi bırakma dediğinde emir demiri keser diyerek,uykusuz geçen gecelerle sırtımın ağrısı,yüreğimin sızısı,savaştığı anda, önce bebeğimin rahatı dediğim günler bu gün masal oldu.
Akşam yatmadan önce çorbası taze doğal olsun diyerek en geç saatte pişirip sabah bakıcısına bıraktığımda, bebek beslenme kitaplarının tarifleri ile yaptığım aylara göre çorbalarımı beğenmeyip feryatlarla ben bunu yemem diyerek isyan etmesi sonucu bakıcısının bol acılı,baharatlı,koyun eti ile yapılmış çorbaları yiyerek siz kim oluyorsunuzda benim ağız tadıma karışıyorsunuz diyerek, öğrendiğim bütün tarifleri yok sayması . Bakıcısı günlerce gizlemiş,kitap tarifleri ile aylara göre hazırlayıp götürdüğüm çorbalarımı bebeğimin beğenmediğini hergün kendisinin yaptığı çorbalarla beslediğini. Altmışbeş yaşında altı çocuk büyütmüştü bakıcı annemiz.
Ben şanslıydım,bebeğim şanslıydı,yüreği merhametli,sevgi ve insanlıkla yoğrulmuş bir bakıcı annemiz vardı .Onu her zaman minnet ve şükranla anarım.
İlk bebeğimle yaşadıklarımla bir masal kitabı yazabilirim,ikinci bebeğimlede bir masal kitabı yazabilirim. En güzel kitaplar çocuksu ruhumuzda hep masallar olmuştur.