Dünyamızın tüm canlılarının ihtiyacı olan su, onsuz yaşam olmaz. İşte bütün gece bardaktan boşanırcasına derler yağan yağmur için, ben kazanlarla boşaldı, hatta kazanlar birbirine öyle çok çarptı ki, yeryüzüne kazanlarda indi diyeceğim. Yağmur, gökyüzünden nasıl oluşur, nasıl iner, bunları gökyüzü boşluğunda kimler tutar, kimler salar hiç düşünürmüyüz ki? Bu yağmurlar sadece dünya gezegenin üzerine mi yağar, yoksa diğer gezegenlere de yağar mı? Diğer gezegenlerde yaşayanlar var mı, varsa onlarda su kullanırlar mı? canlıların vücutlarının dörtte üçünün su olduğunu düşünürsek eğer, diğer gezegenlerde yaşıyanlarda canlı olacaklarına göre onlarında suya ihtiyacı olması lazım. Gece karanlık, sadece gök gürlemesinden onaltı saniye önce etrafı aydınlatan ışıklarla bir anda her tarafta lazer ışıklarının dolaşması gibi dolaşıyor, arkadan kulakları sağır eden gök gürlemesi geliyor. Sanki kutuplarda ki buz dağları parçalanıyor, zorla kökünden sökülüyor ve dünyaya gönderiliyordu. Nasıl bir korku salıyor içimize, kaçacak hiç bir yerimiz olmadığını bildiğimiz halde yüreğimizde ki korku ile ne yapacağımızı bilemez halde şaşkınlaşırız.İşte derim yaradanı inkar edenler, bu anda ne yapıyorlardır acaba? Doğa olayları deyip kaderlerine mi razı oluyorlar, yoksa bu oluşumun büyüklüğünü düşünüp bir kez daha kendilerine mi dönüyorlar? Kuranda bulutları yürütürüz, yeryüzüne yağmuru, karı, doluyu biz indiririz, yağmurla yeryüzünü sularız, rızkınız için bitkiler yetiştiririz, her türlü ihtiyacınızı biz veririz ayetlerini okuyanlar, anlıyanlar, bir kez daha düşünür, şükreder, ve korkar. Bilirler ki bunlarla nice yaradılmışlar mutlu olurken, nice yaradılmışlarda felakete uğrarlar. Kiminin kendi, kiminin malı, kiminin barınağı bir anda yok olur, düzenler allak bullak olur. Zenginler, fakir, fakirler zengin olur. Nasıl mı? onuda düşünmeyi sizlere bırakıyorum. Yaradanı sevmek ve korkmak başa baştır. En çok yaradandan ve düzeninden alimler korkar, alimler alimliklerinin derecelerine göre sınıflarına göre bildikleri ile korkarlar. O an kendilerinin nasılda aciz olduklarını muhtaç durumda olduklarını bildikleri için korkarlar. Hiçlik kelimesinin anlamını bildikleri için sadece içlerindeki korku ve umutları ile gizlice yaradana sığınır af dilerler. Onlar bilirler çünkü bir yağmurla, bir karla, bir tipi ile, bir rüzgarla, bir fırtına ile kainatın bir anda nasıl değişebileceğini, nelerin, kimlerin yok olabileceğinibildikleri için korkarlar.Yağmur için Rahmet derler, ölenlere Rahmet diler insanlar. Rahmet kelimesini nasıl niçin kullandığımızı bile düşünemeyiz. Yağmurun bereketini isteyelim, zararlarındanda sığınalım yaradana, çünkü yağmurlarla, sellerle nice kullarını bir anda yok ettiğini görüyoruz, okuyoruz, dinliyoruz. Evet yağmurun bereketini ver rabbim azaplarından bizleri koru. Çünkü yağan yağmurlarınla ölenlerini, sakatlananlarını, kaybedenlerini görüyoruz.