Biz insanların Uterus (Rahim) denilen ilk dünyamızda ,o da yuvarlak , okyanuslar gibi içi su dolu bir keseciğin içinde yüzerek yaşadığımız,uyuduğumuz,beslendiğimiz,rüyalar gördüğümüz muhteşem dediğim bir dünyadan yaşama zorluklarının başladığını hissettiğimiz ilk ağlamalarımızla korkularımızı haykırdığımız, buradan çıkarmayın dediğimiz bebeksi sözcüklerimizle Ademin cennetten dünya ya gönderilmesi gibiyiz diyorum.Dünyada en zor büyüyen canlının insan olduğunu söylerler hep.Bataklıklarda, kumların arasında, okyanuslarda,nehirlerde, taş aralarında vb. yerlerde doğan canlıları düşünürsek evet insan denilen canlının doğuncaya kadar anne karnındaki yaşamı sırasında ailelerin hastaneleri ikinci ev gibi kullanmaları, doğum ve sonrası yıllarca aynen devam etmesini düşünürsek şimdi gerçekten öyle.Geçmişteki insanlar nasıldı diye sormadan edemiyorum,tarlalarda evlerde doğan insanlar ve doğuran kadınlar ve aileleri nasıl bir süreç yaşamışlardı? Teknoloji ve bilgi arttıkça insanların korkuları da parelel olarak artıyor mu nedir? Hiç bir şey bilmeden yaşamak daha mı kolay acaba sorusunu düşündüm bir an. Yıllarca insanlar rahat yaşama kolaylıklarını öğrenmek için çalışıyorlar, bu yıllar insanların gerçek yaşama değerlerinin çoğunu alıp götürüyor, bir bakıyorlar ki ömrün sonuna gelmişler, bu dünyadaki yaşamını sorgulamaya başlamışlar benim gibi:) Annemin Uterus dünyasında yaşamımı hatırlıyabilirmiyim acaba dedim çünkü orada bir yaşamım vardı, dokuz ay on günde olsa ,her insanın olduğu gibi. Şimdi teknoloji gelişti, anne karnındaki uterus dünyasında ki bebeğin yaşamı izlenebiliyor,geçmişte çoğu meçhul olan şeyleri görebiliyoruz artık, rüyalarımızda bizlere neler gösterilmişti o zaman diliminde yaşadığımızda, dünyada yaşayacağımız yaşantılar mı gösteriliyordu ? Ya da beyin loplarımıza yaşayacaklarımız mı kaydediliyordu? Yaşadıkça öğrendiğimiz olaylar önceden Uterus denilen dünyada bize bildiriliyor ama biz beynimizin kayıt bölümünü henüz kullanma anahtarını bilmediğimiz için kapısını açıp göremiyor muyuz? Anahtar nerededir, kelime olarak bizim anahtar dediğimiz ama uterus gibi başka bir kelimeyimi söylememiz gerekiyor.La ilahe illallah olabilir mi:)(cennetin anahtarı deniliyor) Y ıllar geçtikçe düşünme, sorgulamalarımız mı artıyor neden niçinler beynimizde tur atıyor sık sık. Yüzeysel bakış açılarımız derinlikleri görmeye çalışıyor, tabi bunun ne kadarını, nasıl başarabiliyoruz o hep bir soru işareti olarak kalıyor. Yaşamla yıllarca mücadele ediyoruz kendimizle mi, yoksa bilinmeyenlerle mi? Belli bir süre sonra ufkumuz mu açılıyor, dünya denilen gezegendeki yaşam süremizin esasında öyle çok uzun olmadığının farkına mı varıyoruz nedir, yaşamla savaşmak yerine yaşamla dalga geçmeyi öğreniyoruz, Ey dünya denilen gezegen ve içindeki zorluklar sizler nesiniz ki ben UTERUS denilen bir okyanuslar cennetinde yaşamış bir canlıyım, sizler beni yıldıramazsınız, sizlerden korkmuyorum. beni üzmek, korkutmak, ağlatmak için uğraşmayın sizler sadece geldiği yeri henüz öğrenememiş gençleri korkutabilirsiniz, onlarda bir gün olgunluk dönemine geldiklerinde benim gibi sana korkmadıklarını haykıracaklar. İşte bu döneme gelinceye kadar insanların sınav dedikleri gerçekleri yazılanlarını yaşıyorlar diyorum. Elbet yaradan Ademi nasıl affettiyse bende ona inanıyorum. bende onun kuluyum o da bana demiyor mu, kulum beni nasıl biliyorsa ben öyleyim, bende diyorum ki Rabbim sen affedicisin, affetmeyi seversin, benide affedeceğini biliyorum çünki sen diyorsun ki beni kulum nasıl biliyorsa ben öyleyim.Yaşama ve yaşananlara kızmamayı, öfkelenmemeyi, sadece tebessümle bakmayı öğrendim, öğreninceye kadar çok acı çektim her insan gibi, herşeyi dert edinir, neden niçinlerle kendimi yer bitirirdim , ben buna bir meyvenin olgunlaşmadaki sancıları diyorum şimdi. oysa geçmişte hiç böyle düşünmezdim. gençlerimizi seviyorum, yaşadıkları olgunlaşma sancıları farklı şekilde olsada hepsi aynı UTERUStan geldiklerini hiç unutmasınlar. Sevgi ile kalın UTERUSlular.
insan oluşumu ne derin bir kuyu dğilmi ama bilinmeli ki tek bir hücre bir insan meydana getirir ve uterusta ona yataklık yapar besler büyütür zamanı geldiğinde senin ellrine armağan eder dünyanın en güzel varlığını sevgilerimleee