Akşam karanlığı büyük kentin üzerine yavaş yavaş kapatmaya çalışıyor, insanlar telaşlı, aceleleri var, bekleyenleri var, işlerinden çıkmışlar bir an önce evlerine ulaşmaya çalışıyorlar. Minik elinden tuttuğum oğlumla bu kalabalığın arasında bizde bir an önce eve gitmeye çalışıyoruz. Oyuncakçının önünden geçiyoruz, oğlum elimi çekiştiriyor oyuncakçının önünde gördüğü plastik araba vapurunu göstererek ona ulaşmaya çalışıyor, acelemiz var geç oldu daha sonra gelir alırız diyorum. Allahtan ısrarcı bir çocuk değil, sorun çıkarmadan oyuncakcının önünden ayrılıyoruz. Eve geliyoruz. Gece koltukta oturuyoruz, bir anda aklına yine araba vapuru geldi, babam alsın diye ağlamaya başladı. İyi ama şu an baban evde yok, ama illaki baban getirsin diyorsan ellerini aç birlikte dua edelim, Allah’a söyleyelim, o babana söyler, babanda gelirken senin istediğin oyuncağı getirir dedim. Ben önden, oğlum arkadan duamızı birlikte yaptık. Oğlum mutlu, babası gelirken oyuncağını getirecek, huzurlu şekilde uyudu o gece. Ertesi gün akşam üstü saat 16.00 sıralarında nefes nefese babası geldi kapıdan oğlumun araba vapuru plastik oyuncağını getirdi, işim var hemen gitmeliyim dedi ve gitti. Oğlum ve ben çok mutluyduk. Allah dualarımız duymuş ve kabul etmişti. Yanağımda sıcacık bir öpücük hissediyorum, bir yandanda çekiştiriliyorum, anne, anne hadi uyan acıktım ben sütümü yap sesi ile oğlum yatağımın üstündeydi. Gözlerimi araladım karşımda canım oğlum acıkmış, ben meğer rüya görüyormuşum.