Bu gün cuma,beraat kandili rabbim allah ,beni yaratan bana şekil veren,rızıklandıran,gören,bilen,anlayan,anlatan,herşeyi en güzel şekilde yaratan,bütün adları ile kainatı kuşatan, umutsuzluklarımızda umudumuz, yalnızlıklarımızda arkadaşımız,çaresizliklerimizde çarelerimizi veren yüce büyük yaratıcımıza biz insanlar gibi diğer yarattığı nice varlıklarda dua ediyor. Her yaratılmış,kendi lisanı ile tek olan yaratıcımıza dua ediyor. Dua yaratılmışların yaratana beni sen yarattın,sana muhtacım,ben aciz,sana muhtaç bir kulunum diyerek yaratanını bilmesi,acizliğini anlamasıdır.
Bazıları sadece dünya yaşamı için yalvarır,bazıları hem dünya hemde ahiret için yalvarır. İşte bu sınır çizgisini yaratan bilir. Bilmez mi? Yarattığı kulunu bir damla sudan yaratmış. Bir damla su diyorum. İçinde ne sırlar saklı. Asırlardır insanoğlu bir damla sudan tüp bebekler üretmek için nasılda uğraşıyorlar. Tüb bebek, kronlama ne yaparsa yapsın insanoğlu bir damla suyu yaratanın yarattığı ile yapmak için nasılda uğraşıyorlar.
Dünya üzerinde ,dünyanın içinde yaratılmışlar, gökyüzünde yaratılmışlar, en önemlisi bunları görmemiz için bizlere bahşedilmiş gözlerimiz, gözlerimiz güneşi,ayı,yıldızları ve nicelerini nasıl görebiliyorlar? Mesafelerini bilemediğimiz yerlerde,yapılarını bilemediğimiz nice yaratılmışları bizlere gösteren yaratıcıyı hangi adı ile düşünürsek düşünelim.
Sanatlarını en güzel şekilde yapmış,bizler ne kadarını anlıyabiliyor,ne kadarını anlatabiliyoruz. Ne ömrümüz,nede sözcüklerimiz yaratanın yarattıklarını anlatmaya yetmez.
Şunu şu kadar okudum,şunu şu kadar yaptım, şunu şöyle yaptım derken kaçımız yaratanın yarattıklarına bakıp ,ne kadar aciz olduğunun farkına varabiliyor?
Bizler sadece var olanlarla yine var edenin izni ile yapıyoruz,okuyoruz.
Okumak için göz,duymak için kulak,anlamak için akıl,anlatmak için dil bildiklerimizi kaydeten bir hafızamız olmasaydı?
Çok uzağa değil,sadece kendi vücudumuzun yapısına baksak, gerçek sanatçının kim olduğunu düşünsek, işte ona aşık olmamak elde değil.
Renkleri,şekli,ile yaratan sanatlarını öyle güzel yapmış ki, hiç bir yarattığınada sormamış. Bu dağı,bu şehri,bu nehri, bu denizi ne renk ,ne şekilde yapayım diyerek.
Öyle lûtuf,öyle merhametli ki insan dediği kullarına birde örneklerini yaratmış kainatta. Gez ,gör, ihtiyaçlarınıda yarattım, sadece israf etme aşırılığa gitme diye birde bildirmiş. Yoksa kendin sonra pişman olursun diye uyarmış.
Saplı su kabakları,fırça şeklinde çiçekleri olan ağaçlar,ilk dikkatimi çekenlerdendi. Çocukluğumuzda büyüklerimiz onların bir bölümünü keser ağzı açık bir tür maşraba yaparlar kullanırlardı. O zamanlar anlamazdım, şimdi anlıyorum. Bebek biberonları için yapılan fırçaları, ilk fırça ağacını gördüğümde şaşkınlıkla bakmıştım. İşte demiştim insanların ürettikleri herşeyin bir örneğini yaratan doğada çok önceden yaratmış. Kullarına gösteriyor, düşündürüyor ve yapmalarına izin veriyor.
Bunlar sadece bir kaç örnek sadece ,görmek için bakarsak bunun gibi niceleri dünyanın üstünde altında var.
Nehirlerin ,şelalelerin akışlarına hayranlıkla bakarım. Nasılda kıvrımlarla,kilometrelerce akarlar. Elektrik, itici bir güç kullanmadan nasıl akıyordu? Bu gücü bu düzeni yaratanı düşündüm bir kez daha aşık oldum.
Beraat kandili, beni affet,beni bağışla,ben senin muhtaç kulunum,dünyadaki yaşamımda da ahirettede ben senin rahmetine,affına bağışlamana öyle muhtacım ki huzuruna geldim,acizliğimi söylüyorum,sende duyuyorsun. Beni affet, beni bağışla, bana yolumu göster, muhtacım diyebilmektir.
Dünya ve ahiret: Dünyayı yaratan koca güneşi gözümüzün içine sığdıran rabbimiz için ahireti yaratmak neden zor olsun ki?